10 Temmuz 2010 Cumartesi

Anne

Yoruldum anne,
yorulmaktan doyumsuz
-Güce sığınıp, gündüz askerler gibi-
İçim içimi dinlemiyor,
ölüyor içim sorgusuz
-Zayıf hain gece ve yine askerler gibi-
Bıkmak derdindeyim anne.
Bıkmaktayım yorulmaktan,
Yorulduğumdan
Savaş.


Şimdi anne, özlemeyi düşünüyorum
Ve gitmek geliyor aklıma.
İnsanlar gider, yollar biter.
Ama anne, sen, geride kalanlardaysan;
Gidemiyorsun geride bıraktığın sınırlara rağmen
Gümrüklere rağmen ve kendine rağmen
Gidememek oluyor adı, gitmene rağmen
-rağmen-
Gittiğin yerde yeni bir güneş yok
Güneş hep aynı, insanlar ama
Hep aynı
Yaşıyorlar anne, yürüdüklerini görüyorum
Ölüyorlar anne, koştuklarını görüyorum
Bilmiyorlar ama yaşarken, öldüklerini
Ve
Ölürken yaşamayı, anlamıyorlar..
Vazgeçiyorlar
gelecek uğruna geçmişten bile değil
bugünden sade, şu andan
ağladığın andan, gülmek uğruna
Ben biliyorum,
Ben yaşamayı Nazım'dan okudum
İşte bu yüzden yüreğimde koca bir taş
İçime ne zaman ölmek fikri düşse
Yada vazgeçip yürümekten
durmak gibi bir eylem
Yüreğimin tam dibinde öyle bir taş
Yaşamak gibi
'Sincap gibi mesela'
Vazgeçemiyorum işte, insanlara rağmen.
İnsanlar anne caddelerde, trende, okulda ve evde
Nefes alırken harala gürele
Koştururken maddi çıkarların peşine
Bıkmadan usanmadan her gün aynı öğünü yemekten
-ne yazık ki bilmeden-
Görmeden diğerlerini
kum kadar küçük
ve çok
dertleriyle birlikte
Ölmekten korkuyorlar
Benim derdim ne bilmeden
Diğerlerini birde
savaşı bilmeden mesela
savaşın çocuklarını
Ölmekten korkuyorlar
-yaşamaya rağmen-


Ben anne, şimdi
Özlemek fiilinin hakkını veriyorum iyiden
Hatta en güzelinden bir özlemek
Bilemezsin anne nasıl ağır bir eylem
Düşünmekten beter, işkencedeki korkudan beter
Özlemek anne, gurbet adı; hasret
Gidiyorsun,
Yollardan ziyade okyanuslar bile aşıyorsun
İnsan gider çünkü, gitmek insana yaraşan
Tarih adı: göç
Mübadele bazı
Geride gözlerin, arkanı kolluyor
Sen yeni'den öğreniyorsun takvimi
Zaman bildiğinden değişik akıyor
Güneş gibi o da hep aynı
Zaman ya
Ama yeni'den öğreniyorsun, ayı yılı ve dahi saati
Ekmek'e başka isim takıyorlar
Emek'e başka
Anlamı hep bir ya
Zor ya verimi
Dili başka, sesi başka
Korkusu hele bambaşka
Kokusu bir de
Çiğ.


Anne şimdi, ben
Özlemin hakkını veriyorum şahaneden
Balık gibi özlüyorum
Kaygan derimden akıtıyorum suyu
Unutup özlediğimi
Bir sonraki zaman
Yine özlüyorum.
Ya da anne
Tavşandan beter özlüyorum
-çiftlik tavşanı diyelim birde-
Kemiriyorum hasreti
Tüketmek arzusuyla yanıp tutuşuyorum
Özlemeyi
-İşte ondan beter özlemem benim
Ana dilde kahvaltıyı-
Hayat.


Polis korkusunu anne
Dinlenmenin şüpheli tedirginliğini
Üretmeyi anne
Sorun üretenlere kızmayı
Çözümsüz olmayı
Yinede herhangi bir çözüme karşı
Alınan önlemleri;
Yoksa engelleri
Dinlenmeyi..
Memleketin karışık halini özlüyorum anne
Burdaki düzenden bıkıp
Kaos karşısına dikilmeyi özlüyorum
Siper olmayı.
Çocuklar anne
Çocuklar da zaman gibi işte,
Aynı.
Çocukları özlüyorum
Fakat
Bizim çocukları
Sıcağında havanın
Yazında mesela
Adını söyleyemedikleri
Fışkiyenin
En su'dan yerinde zıplamalarını
Lokum gördüler mi
Saldırmalarını şeker elleriyle
'abi bi mendil'
demelerini, ihtiyar yürekleriyle
Kara yüzlerine yaraşan
Ak gülümsemelerini
İpe gitse bile vazgeçmeyişini
İnadını, zeytin gibi naz'ını
-zeytin dalı gibi-
Mağrur hissinden sıyrılmışını
Bizim çocukları özlemenin
Hakkını veriyorum anne,
Haksızlığına bile kızmıyorum anne..
Saatlerce.


Ben şimdi,
Anne demeyi özlüyorum.
Anne dersin, Ana dersin
Anne'm deyişi olur..
Anne hep aynı değil ama
Zaman gibi değil mesela
Ya da güneş.
Vazgeçmeyeceğimi bildiğinden anne,
Sırf sen buna inandın diye
Ben yorulmalarımı, özlemelerimi,
Geçtiğim denizleri,
Bozuk, yürek yoran dizeleri,
Bir kenara bırakıyorum anne
Umut'a tutunuyorum,
Tanıdığın kızın gibi
Ağlamanın yetmediği anlarda
Boyuna gülmeler dikiyorum
anne..

-ama anne
bilmelisin yoruldum
yüzümdeki en oyuncu
gülümsemeden
gözlerimi gizlediğim gözlüklerden
şişinden
sürekli kızaran burnumdan
ve hasreti koklamasından
düşmeye meyilli bu omuzlardan
bu koca bedeni zar zor taşıyan ayaklardan
hep bilindiğinden güçlü olmaktan
güce sığınmaktan, zayıflıktan kaçmaktan
ama anne,
bilmelisin,istiyorum
zayıf olmayı, düşüp dizlerimi kanatmayı
çocukken
bisikletle hep içine düştüğüm
gül bahçelerini istiyorum anne
çizilsin istiyorum kollarım
gülün kırmızısıyla
kanasın istiyorum
acısın canım, acımasın
gitmemek istiyorum anne
özlememek istiyorum
dünyayı mesela,
diğerlerini,
insanları,
ve yeşil ne varsa
güzellik adı
istiyorum bir hep
yok bencil asla
ama anne, bilmelisin
bitmiyor...-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder