Şimdi bir yolculuktasın.
Memleketimin tozlu topraklı
Köylü caddelerinden geçiyorsun.
Gözlerin geceden uykusuz
Uyanışlar biriktiriyorsun, sabahlar.
Hareket ediyor toprak
Geçtiğin mevsim bahardan sonrası,
İlkin ardı.
Yaz kadar sıcak ve sarı,
Bir yolculuk.
Ben günü bitiriyorum
Başka bir coğrafyanın
Serin yeşilinde.
Benim topraklarım sabit,
Mevsimimin adı yaz, kendi güz.
Sen ise yolculukların en güzelindesin sevgili,
memlekettesin.
***
Şimdi uyandığın gecelerin koynuna güneşler salmalı.
Aydınlatmalı yüzünün beyazını.
Güzelliğin muhakkak
Fakat
Karanlıktan kurtarmalı, ışığını, yangınlarını.
Yıldızları sarıp sonra,
Ellerinin en insan kıvrımına
-parmaklarına-
Emekler yapıştırmalı.
Uyuyorsun sevgilim,
Taze düşlerine, kınalar yakmalı,
düğün gibi ulak gibi neşeye.
Ve papatyalar doldurmalı
altından ziyade keseye.
Çünkü gönlüm ak bir ekmek kadar hazır şimdi,
Gönlüm fırından henüz yayılan sıcak bir buhar
Yeniden yağmur oluncaya değin soluklanan.
Bu nedenle işte, beyazına kızıl katıp satmalı,
Seni en güzel sabaha uyandırmalı.
***
Şimdi yüzünden şafak geçiyor sevgilim.
Bulanıyor renkler,
Karanlıkların aydınlanmaya mahkum soluğunda.
Düzene girmiş nefesinle okşuyorsun,
Havanın karbonhidrat yalnızlığını.
Suretini kimseyle paylaşmadığını umuyorum.
-ummaktan ziyade istiyorum-
Zira kıskançlığın kör ayazıyla bölebilirim hayalini,
Aksi ihtimallerde.
Bir başına düşlüyorum seni.
Bencilce ve insanca bozuyorum düzenini.
Başka dilde anlatmıyorum yinede.
-anam dilinin en masum yanına saklıyorum.-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder